Depremde eşini kaybeden, kızını da son anda enkazdan kurtaran İnşaat Mühendisi Ramazan Yıldırım, sorumlu oldukları halde cezaevinden çıkanların vicdanları kanattığını belirterek, aradan 1 yıl geçmesine rağmen yaşadığı acıyı ilk günkü gibi hissettiğini vurguladı.
O ENKAZDAN ÇIKABİLMEK MUCİZEYDİ
Yıldız Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden 1983 Şubat döneminde mezun olduğunu ve 40 yıldır mesleğine ara vermeden devam ettiğini belirten Yıldırım, “6 yılı yurt dışında olmak üzere olmak üzere mezuniyetimden itibaren aralıksız olarak çalıştım. Önceleri yurt dışı yurt dışı projelerde çeşitli görevlerde bulundum. Son otuz kusur yıldır kendi şirketimizle, çoğunlukla Adana’da olmak üzere 3 bin civarında konut ürettim. Bu çok uzun bir süre ve çok büyük tecrübe anlamına gelir. Adana depremlerinin tamamını yaşadım. Elbette ben ve ailem de etkilendik. Son depremde ise kızım yaralı olarak kurtarıldı ancak annesini kaybetti. Kızım 14 yaşında, hala travmayı anlatabilmiş değil, eskisine göre daha iyi, ancak bu ömür boyu unutulmayacak bir şey. Sabahın çok erken saatinde depremi yaşadık malum, kızımın ve annesinin oturduğu binanın yıkıldığı haberini aldım, derhal oraya doğru hareket ederken hemen her babanın yaşayabileceği malum ruh halini anlatmak çok zor. Ben çaresiz olarak toz buz olmuş binanın enkazını ulaştığımdan kısa bir süre sonra kızım sağ olarak enkazdan ilk çıkarılan oldu, o enkazdan çıkabilmek mucizeydi.” dedi
TEDBİRLER YETERSİZ
Depremde ilk gün yıkılan binaların tamamında olması gereken kriterlerin onda birinin bile bulunmadığını vurgulayan Ramazan Yıldırım, şöyle devam etti: “Beton, donatı, teknik şartnamelere uygunluk olması gereken değerlerin sadece ama sadece onda biri olarak tespit edilmiştir! Bu inanılmaz bir aymazlık ve sorumsuzluktur. Bütün bunlar üniversitelerin çok detaylı raporlarında mevcuttur. Bu sonuçlara rağmen bir kısım sorumluların tutuklulukları sona erdirilmiştir. Bu durum ise vicdanları kanatmış ve kanatmaya devam etmektedir. Deprem mağdurları, özellikle yakınlarını kaybedenler hiç değilse sorumluların cezalarını çekmesini istemektedirler. Depremle birlikte ülkemizin ve halkımızın korkunç boyuttaki kayıtlarından sonra bu olaydan ülkemizin çıkarılmasına gelince; elbette yaralar sarılmaya çalışılıyor, ancak yeterli olduğu söylenemez. Birinci derece deprem ülkesi olan ülkemizde bundan sonra olabilecek depremlerle ilgili yeterli tedbirler alınıyor mu? Elbette bir takım tedbirler alınıyor ancak yeterli mi? Hayır. Sadece Adana’da yıkılmasına karar verilen bina sayısı 7000 adet! Toplam hasarlı bina sayısı on iki bin! Yıkılması gerekenlerin ne kadarı yıkıldı? Sadece yüzde biri! Olayın büyüklüğünü hayal edebiliyor musunuz? Yıkılması ve onarılması gereken bina sayısı ve nüfusuyla adeta küçük bir kent! Ancak bütün otoriteler ‘seçim’ derdinde!”