Bir yargıcın kardeşinin, Mehmet Şirin Aksoy’un Ankara’daki bürosuna gelerek 10 milyon vermeleri halinde beraat kararı verileceğini söylediği ve bu iddianın büroya giriş- çıkışların güvenlik kamerasıyla kanıtlanacağı öne sürüldü.
Geçtiğimiz hafta Adana’ya gelerek dostlarını Sheraton Otelde ağırlayan değerli dostum Alaattin Çakıcı’ya yoğun programı içerisinde evime kadar gelerek beni ziyaret etmesi dostluk adına gerçekten çok değerli. Sevgili dostum Alaattin Çakıcı’yı mahallemizde evimizde ağırladık. Bu ziyaret çok değerli bir mesajdır. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
Mehmet Şirin Aksoy avukatlarının açıklamasının ardından kısa bir değerlendirme yaparak “bir insana iyilik yapma gayretimin karşılığı bu işten ticari rant yani 10 milyon liralık eski parayla 10 trilyonluk kazanç peşinde koşan sözde yargı mensuplarının istediklerini alamayınca giydikleri cübbeyi oturdukları adalet kürsüsünü bir intikam silahına dönüştürmelerini yaşadım” şeklinde konuştu
Mehmet Şirin Aksoy’un avukatları, gerçek adaletin doğruyu ortaya çıkarmak için var olduğunu ve er- geç çıkardığını, müvekkilin 14 yılının gerçek dışı iddialarla heba edildiğini belirterek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na şöyle seslendiler; “Belirli bir miktar paranın ödenmesi halinde yargılamanın seyrinin değişeceği, sanığın beraat edeceği, eğer bu miktar ödenmezse sanığın büyük cezalarla karşılaşılacağı yönündeki baskılar ile bulunulan makamın sağlamış olduğu nüfuz kötüye kullanılarak haksız bir kazanç elde edilmek istenmiştir. Bu itibarla yargılamayı yürüten hakimlerin haklarında ceza kovuşturmasını gerektirecek şekilde görevini kötüye kullanması eve bu yolla menfaat elde etmeye çalışması, emellerine ulaşamayınca müvekkil hakkında cezalandırma yönünde hüküm tesis etmesi, müvekkil lehine düzeltilecek bir karar olacak derecede büyük bir hukuk ihlalidir.”
Şirin Aksoy’un avukatları tarafından kamuoyuna yapılan açıklamada yaşanan sorunlar şöyle ifade edilmektedir:
“Müvekkilime Adana kapatılan 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/200E. Sayılı dosyasında sözde mağdur Ömer Sinan Yurttagül’ün iftirai söylemleri yüzünden ceza cihetine gidilmiştir. Zira gerçek adalet doğruyu ortaya çıkarmak için var olmuştur ve her zaman da ortaya çıkarmıştır.
Müvekkilim 14 sene boyunca cezaevinde cezasını infaz etmiş ve en nihayetinde 15/04/2020 tarihinde tahliye olmuştur. Bu dosyadan tek temennimiz geciken adaletin sağlanması gayretidir. Müvekkilim yapılan bir hukuk katliamındanaz da olsa teselli olacakken iftiracı ve yalancı olan birinin ifadesine üstünlük tanındığından dolayı mağduriyeti devam etmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılacak incelemede hükmün esasına ilişkin tüm detaylar incelendiğinde ve dikkate alındığında itirazı gerektirir tüm maddi ve hukuki sebeplerin varlığı görülerek itiraz yoluna gidileceğinden şüphe yoktur.
Müvekkilim tahliye olmuş biri olarak özgürlüğünü kısıtlayıcı sebeplerin varlığı sona ermiştir. Ancak bu nedenlerin varlığı yüzünden 14 sene boyunca özgürlüğü kısıtlanmıştır. Müvekkilimin tek isteği bu nedenlerin gerçek adaletin varlığında değerlendirilip gerçek anlamda suçsuzluğunun nihayete erdirilmesidir.
Hukuki tüm yüksek mahkemenin 2014/10322 E.-2018/1500 K. Sayılı oybirliği kararıyla ve yerel Adana 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/167E.-2018/346K. Sayılı oybirliği kararıyla sözde müştekinin yalancı; iftiracı ve adaleti yanıltan biri olduğu ve ifadesine üstünlük sağladığı kanıtlanmıştır.
FETÖ’cü hakimler müvekkilimi 14 seneyi aşkındır cezaevinde tutarken; gelen gerçek hakimler dosyayı beraatle sonuçlandırıp, bu yönde karar tesis etmişlerdir. Bir de yüksek mahkeme ve yerel mahkemece sözde müştekinin (suçlayanın) mahkeme karşısındaki üstünlüğünü oy birliği ile kanıtlanmıştır.
Talebimizde Adana kapatılan 7.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen, yine müştekisi Ömer Sinan Yurttagül olan dosya ile ilgili verilen karar, tarafımızdan temyiz edilmiş, Yüksek Mahkeme’nin vermiş olduğu Bozma İlamından sonra müvekkil Mehmet Şirin Aksoy hakkında beraat kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Yüksek Mahkemenin 2014/10322 E.-2018/1500 K. Sayılı kararına bakacak olur isek, “…mağdurun mahkeme aşamasında değişerek geliştiren ifadelerine hangi nedenlerle üstünlük tanındığı…” şeklindeki bozma nedenini takdirinize sunmaktayız.
Aşağıda ayrıntılı olarak bu konuyu dile getirmiş bulunmaktayız. Bu olayda özetle sözde müşteki Ömer Sinan Yurttagül işbu talebimize konu olaylarla ilgili ayrıca şikayette bulunmuş; müvekkil böylelikle aynı olayla ilgili tekrar yargılanmış, bu yargılamada dahi NON BİS İN İDEM (Aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi) kuralı ihlal edilmiştir.
Ancak mahkemelerin terör örgütü mensubu hakim ve savcılardan arınmasıyla gelen gerçek hakim ve savcılar öncelikle Yüksek Mahkeme’nin bozma ilamı akabinde yapılan yargılama netice olarak mülkün temeli olan adaletin tecellisi sağlanmıştır.
Yüksek Mahkeme’nin bozma kararında sözde müşteri Ömer Sinan Yurttagül’ün çelişkili ifadelerine dayanılarak ifadesine üstünlük tanınamayacağı belirtilmiştir. Yüksek Mahkeme sözde müştekinin müfteri olduğu, yalan beyanlarda müvekkili mağdur ettiği kanaatine varmıştır. Bu konuda Adana 8.Ağır Ceza Mahkemesi bozma ilamına uyarak beraat kararını tesis etmiştir. Yalan söyleyen müfterilerin beyanları ile ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkması sağlanamaz ve bu haliyel de gerçek adalet tesis edilemez.
Kararı veren mahkeme başkanlardan bir tanesi Fetö’den açığa alınmış ve cezaevinde olup; bizim şikayetlerimizden dolayı da hakkında ayrıca soruşturma açılmıştır. Soruşturma Numarası 2016/31192 ve 2016/7900olup; HSYK Genel Sekreterliği’nin 03.07.2018 tarihli 90836726-2016/5283-52538 sayılı kararı ve dosyası ektedir.
Adana 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007/200 E.sayılı dosyasıyla Mehmet Şirin Aksoy hakkında yapılan yargılama neticesinde, müvekkilin çeşitli suçlardan mahkumiyetine karar verilmiştir. Yapılan yargılama sırasında gerek sanığın gerekse müdafilerinin yaptıkları savunmalar dikkate alınmamış, yapılan yargılama hukuk ve ahlak kurallarına aykırı bir şekilde manipüle edilerek aşağıda detaylı şekilde anlatılacağı üzere haksız kazanç sağlama amacına alet edilmiştir.
(Dönemin hakimlerinden bahsedecek olur isek; yargılama aşamasında hükme tesir eden yargı mensuplarının görevinden alınarak bir kısmının tutuklanmış olması durumunun, hükümlünün vicdanında oluşturduğu gibi umumun vicdanında adalete olan güveni sarstığı, Türk milleit adına bağımsız karar veren mahkemelerin ve yargı mensuplarının itibarlarının kazanılmasının yine yargı mensuplarının yapacağı işlemler ile sağlanabileceği gözetilerek hükümlünün vet oplumun nazarında adalete olan teveccühün arttırılacağı,neticede çıkabilecek her türlü kararın aynı nazarda daha makbul olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Mevcut olayımızda dönemin Yüksek Yargı (Yargıtay) üyeleri yerinde kalsaydı, FETÖ’den açığa alınmasaydı; müvekkilin Adana 7.Ağır Ceza Mahkemesi’nden alınan cezayı yeniden onaylayıp; defaten 10 sene daha ceza alıp; bunu infaz edecekti. Gerçek hakimlerin varlığı sayesinde gerçek adaletin varlığının tarafımıza tezahür ettiği dilekçemizin ve siz değerli basınımızın dikkatine sunduğumuz açıklamamızda her şey tüm açıklığıyla ortadadır.
Avukatların açıklamasının ardından ben Mehmet Şirin Aksoy olarak bir kaç söz söylemek istiyorum ve soruyorum;
Peki şimdi ne olacak?
Bu sorumuzun yanıtını ısrarla arayacağımızın bilinmesini isterim.
Bir iyilik yapma çabamız nasıl bir kumpasa dönüştürülmüş hepsi ortada.
İyiliğin karşılığı bu olmamalıydı.
Avukatlarımın açıklamasını okudunuz, bir insana iyilik yapma gayretimin karşılığı bu işten ticari rant yani 10 milyon liralık eski parayla 10 trilyonluk kazanç peşinde koşan sözde yargı mensuplarının istediklerini alamayınca giydikleri cübbeyi oturdukları adalet kürsüsünü bir intikam silahına dönüştürmelerini yaşadım.
16 yıl.
Buradan herkese soruyorum parayla adalet sağlanır mı?
Parayla sağlanan adalet, adalet olur mu?
Bu işin peşini asla bırakmayacağım. Şikayetlerimi yaptım ve ısrarla takipçisi olacağım.
Bunları hukuk çerçevesi içerisinde yapacağım. Başta ülkemizin her bir köşesindeki insanının sorunlarıyla bizzat ilgilenen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere elbette devlet büyüklerimizle kumpaslarla insanların özgürlüğünü sırf çıkar ve rant uğruna heba edenleri yani sorumluları yargı huzurunda hesap veririrken göreceğimden en ufak bir kuşkum yok.
Çünkü ülkemizde artık bir yerlere hizmet eden, onlardan emir alan ne yargı mensubu kaldı ne emniyet görevlisi.
Çürük elmaları tek tek ayıkladı Sayın Cumhurbaşkanımız.
Bir iki çürük elmayıda ben devletimin dikkatine sunuyorum bu başvurularımda.