Yaraları Hiçbir İz Bırakmadan İyileştirebiliyoruz
13/01/2017 23:45
Geçmek bilmeyen yara izleri sanıyoruz ki pek çoğumuzun yakındığı konulardan biri. Bilim, bu konuda yeni bir çözüm üretmiş olabilir.
Pek çoğumuzun vücudunun bir bölgesinde, yıllardır geçmeyen bir yara izi mutlaka bulunuyordur.
Baştan belirtelim: Halihazırdaki yara izlerinizi silebilmek için yapabilecek pek bir şey yok.
Bilim insanlarının bulduğu bu yeni yöntem, yeni yaralar için geçerli. Yöntem, daha önce memeli canlılar için imkansız olduğu düşünülen bir iyileştirme yöntemi kullanarak, bildiğimiz yara dokusu yerine normal deri dokusu üretilmesini sağlıyor.
Yöntemin kilit noktası, kıl foliküllerinde yatıyor.
Nitekim yara izlerinin neden değişik gözüktüğünü merak ediyorsanız, nedeni herhangi bir yağ hücresi veya kıl folikülü içermiyor olmaları. Dolayısıyla yara dokusunun yer alacağı yerdeki kıl foliküllerini rejenere edebildiğimizde, yağ hücreleri de buna bağlı olarak oluşmakta.
Minik kesiklerin hiçbir şey olmamış gibi iyileştiğini fark etmişsinizdir.
Bunun nedeni, bu tip kesiklerin sonucunda oluşan minik yarıkların adiposit adı verilen yağ hücreleriyle kapatılması. Bu adipositler, derideki yağ hücreleriyle aynı olduğundan, yara izi kalmadan sanki o bölge hiç kesilmemiş gibi bir görüntü oluşabiliyor.
Alışık olduğumuz yara dokusu ise miyofibroblast adı verilen hücrelerden oluşuyor ve adiposit içermiyor.
Dolayısıyla zamanla yara izi kaybolmuyor, aksine deriden tamamen farklı gözüken belirgin bir iz oluşuyor. İşte bilim insanları, bu miyofibroblastları adipositlere çevirebilecek bir yöntem bulmuş durumda.
Böylece yara dokusu, rejenere edilmiş deri dokusuna dönüşüyor.
Daha önce de belirttiğimiz gibi bu yöntemin, daha önce sadece balıklarda ve amfibilerde mümkün olabileceği düşünülüyordu bilim dünyasında.
Aynı araştırma ekibi, bir önceki araştırmalarında yağ hücreleri ile kıl foliküllerinin farklı zamanlarda oluştuğunu da fark etmişti; ancak birbirlerine bağlıydılar. Bu durumun üzerine giden araştırma ekipleri, kıl foliküllerinin her zaman daha önce oluştuğunu gördüler. Bu da onlara yağ hücrelerinin oluşabilmesi için belki de kıl foliküllerinin şart olduğunu düşündürttü.
Bunu test etmek amacıyla, yaralara kıl folikülleri enjekte ettiler.
Daha sonra bu foliküllerin, BMP adı verilen bir proteini salgıladığını fark ettiler. Hemen ardından da miyofibroblastların adipositlere dönüştüğü gözlemlendi. Dolayısıyla sonuç açıktı: Yaralara kıl folikülü enjekte edildiğinde, geride hiçbir iz kalmadan yara iyileşebiliyordu.
Araştırmanın şimdilik bir ilk adım niteliğinde olduğunu belirtelim.
Henüz farelerde ve laboratuvar ortamında geliştirilmiş insan derisi örnekleri üzerinde denenmiş durumdalar. Fakat yine de; önceden imkansız olduğu düşünülen miyofibroblastları adipositlere dönüştürebilme işleminin gerçekleştirilebilmiş olması,bilim dünyası için hayli önemli bir gelişme.
Bakalım ilerleyen zamanlarda yapılacak araştırmalarla bu yöntemi tamamen işlevsel bir hale getirebilecek miyiz? Bilimle kalın!